Bir Semt Pazarcısının Öyküsü

Bir Semt Pazarcısının Öyküsü

Dergimize e-posta kanalıyla ulaşan 17 yıllık pazarcı Mehdi GÖRÜK'ün öyküsünü yayınlıyoruz bu sayımızda. Bu öyküyü bize gönderen Sn, Mehmet Kenan KAYA'ya da çok teşekkür ediyoruz. M.Kenan KAYA'nın yaptığı röportajı yayınlıyoruz;

Mehdi Görük ile bana yolladığı bir e-posta sonrası Şirinevler Pazarı’nda tanıştık. Görük 15 yıldır İstanbul'da pazarcılık yapıyordu ve "Bir Semt Pazarcısının Öyküsü" başlığını taşıyan o çok uzun e-postasında pazarda yarattığı "Meyza" adlı bir markadan söz ediyordu. Görük bu marka için yıllarca düşünmüş, renkli kalemlerle kareli defterlere yüzlerce logo çizmiş, Meyza amblemli afişler, poşetler bastırmış, sürekli projeler geliştirmiş ama yine de paçayı yoksulluktan bir türlü kurtaramamıştı.

Mehdi Görük şu an İstanbul’un semt pazarlarında limon satıyor. 30 yaşında ve sadece bir isimden ibaret markasından başka hiçbir şeyi yok. Ama hiç okula gitmemesine rağmen kendi kendine okuma-yazma öğrenen, VVashington Post editörlerine derdini anlatacak kadar İngilizce bilen, bilgisayarı olmadığı için internet kafelerde web sitesi kuran bu genç adam öylesine bir girişimci ruha sahip kı, işte orada biraz durmak gerekiyor.

-Ne zamandır pazarcılık yapıyorsunuz?

-Siirt’ten İstanbul’a geldiğim ilk gün pazara çıktım. 13 yaşındaydım. 15 yıl tezgahlarda işçilik yaptım. İki yıldır da tezgah bulursam kıvırcık, limon falan satıyorum.

-Sizin bir de markanız var.

-Evet, "Meyza" diye bir marka yarattım dört yıl önce. İşçilik yaptığım sıralarda bir gün kendime söz verdim. Bir marka yaratacak ve Migros kadar büyütecektim.

-Pazarda limon satarken bir marka yaratmaya çalışmak tuhaf değil mi?

-Yıllardır iş dünyasını takip ediyorum. İnsanlar sıfırdan başlayıp nasıl başarılı oluyorlar, biliyorum. Ben markanın önemine çok inanıyorum. Yoksa markasız da limon satılabilir. Belki şu an bana bir faydası yok ama ileride mutlaka olacaktır.

-"Markayla her iş yapılır" Nasıl bir fayda bekliyorsunuz bu markadan?

-Şu anda sadece sebze-meyve satıyorum. Ama para bulabilirsem bir meyve suyu markası yaratabilirim mesela. Çocuklara meyve buzlar satabilirim. Markanız olunca her işi yapabilirsiniz çünkü.

-Meyza’yı yarattıktan sonra afişler hazırlayıp pazara asmışsınız. Nasıl karşıladı müşterileriniz bunu?

-Markayı bulduğum sırada başkalarının tezgahında işçi olarak çalışıyordum. Bu yüzden afişleri, poşetleri onlar adına yapmak zorunda kaldım. Markam tutsun diye masrafları cebimden karşıladım. Bez afiş yaptırıp üzerine "Pek yakında Meyza geliyor" yazdım. İçindeki "e" harfini de ters koydum ki, görenler merak etsin.

-Örnek aldığınız kimse var mı ticaret hayatında?

-Zeki Triko’nun sahibi Zeki Başeskioğlu. Eski pazarcıdır o. Balins’in sahibi Veysi Balin de öyle. Onlar sıfırdan gelip bunu başardı. Edison da kafayı yorup ampulu buldu. Ben neden başaramayayım? Şu anda pazarda, gördünüz arkadaşlar dalga geçiyorlar ama bu umrumda değil. Ben inandığım davanın peşinden gideceğim. Hayattan zevk alıyorum ya, bu bana yeter.

-Markanızı yaratalı dört sene oldu ama hayatınızda pek bir şey değişmemiş görünüyor. Hayal kırıklığı yaşamıyor musunuz hiç?

-Yaşamaz olur muyum? Mesela en son Perakende Günleri’ndeki konferansa gittim. Davetiye bulamadım. Kendimi öksüz çocuk gibi hissettim. Giriş ücretliydi ve benim o kadar param yoktu.

-Neden bu kadar istediniz bu konferansa katılmayı?

-İş dünyasından herkes oradaydı. Deneyimlerini anlatacaklardı. Belki bir-iki kişiyle tanışacaktım. Bu benim hakkım değil mi? Pazarcı olabilirim ama benim markamı Türkiye’de çoğu şirket müdürü düşünemez. Benim elimde imkan olsa Meyza’yı Türkiye’nin tarım portalı yapabiliriz. Çünkü hani nasıl derler, ben vizyonu geniş bir insanım. Mesela şimdi dört metrelik bir limon resmi koyacağım tezgahın arkasına. Biraz para bulunca müşterilere balon, pamuk helva dağıtacağım. Bunların üstüne de "Meyza pazarium concept" yazacağım. Bir de ses tertibatı kurabilirsem müzik yayını yapmak, istiyorum müşterilerime.

-İnternette bir de web siteniz var. Bilgisayar kullanmayı nasıl öğrendiniz.

- Bilgisayarı ilk kez 10 sene önce duydum. Askerdeyken bölüğün Bilgi İşlem Merkezi’ne gizlice giriyordum, o zamanlar Windows 95 vardı. Sjvile dönünce internet kafeleri gördüm. İçeri girmeyi çok istiyordum ama pahalı mıdır, harfleri falan pek bilmiyorum "Rezil olur muyum?" diye düşünüyordum. Derken bir gün cesaret edip girdim. Sonra internete girmeye başladım. Bu arada basından e-ticareti takip ediyordum. Amazon.com nasıl kurulmuş, insanlar internetten nasıl para kazanıyor, araştırdım. "Ben neden yapmayayım?" diye düşündüm.

Mehdi Görük’e ulaşım adresi; www.meyza.com info@meyza.com

1 Aralık 2002 Pazar | 4493 Görüntülenme

İlgili Kategori: Pazarcı 2.Sayı

Facebook
PAZARLAR
ÜYELİK İŞLEMLERİ
YILLIK AİDATLAR
İSO
Etiketler
Twitter

Benzer İçerikler