Esnafımızın Halkımıza Şikayetidir

İslami ahlak ve terbiyede artı diğer tüm semavi dinlerin temel öğretilerinde, ticaret önemli bir faktör olarak gösterilir, toplumsal beşeri yaşamda, siftahını yapan esnaf yeni gelen müşterisini siftah yapmayan yanındaki dükkana yönlendirir ki o ilişki içerisinde gönül koyulmasın o esnaf arasında ki gelenek sürebilsin, kimin neyi ne kadara, ne kalitede ve kaça sattığı ve en önemlisi nasıl ürettiği veya bir malı satış esnasına nasıl getirdiği tamamen ticari bir sır ama kesinlikle sıfır noktasından satış noktasına gelene kadar olan safhada ne mağdur olan var ne de mağdur edilen. Rekabet yok mu tabii ki var, ticaretin olduğu yerde rekabetin olmaması mümkün mü?. Bu başlangıç noktasında anlattıklarımız maalesef nostalji. Yeni bir işyeri açmak, bir mesleğe adım atmak öyle bir tedrisattan geçerdi ki önce çırak olunacak sonra kalfa, hamdım - piştim - oldum dediğiniz anda bile ustalar kurulunun karşısına geçer bir nevi ahiret imtihanından sonra ancak usta olur icazet alabilirdiniz dükkan açmak için.

...Şimdi parayı ya da maddi (her anlamda) imkanı bir şekilde eline geçirenler ne kadar açgözlü - ne kadar aymaz - ne kadar adamsendeci ve ne kadar korkunç bir para kazanma hırsıyla saldırıyorlar, ticari mekanizmanın öncü lokomotifi esnafla ne kadar insafsızca sözde rekabet ediyorlar ve ne büyük bir haksızlık ediyorlar

Yaşadığımız bu milenyumda bu global dünya yaşamında bu vahşi kapitalizmin liberal ekonomi düzeninde “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” de, insanın en temel en ulvi hakkı YAŞAMA HAKKI’nı tüketmeye doğru gidiyorsunuz haberiniz ola. Bu hak kutsaldır ve bu hakka daha fazla müdahele edilmemesinde, esnafın ekmeğiyle daha fazla oynanmamasında isabet vardır, bunu da bu şekilde belirtmiş olalım...tabii ki bu anlatmaya çalıştıklarımızla kimseye kötü anlamda her hangi bir mesajımız yok, hele hele nostaljide takılıp kalmak ta istemiyoruz.

Bu gün, şu an ve şu anlarda yaşadıklarımızı, örnekleyerek resimleyerek anlatalım anlamak isteyenlere; semtlerde haftanın belirli günlerinde kurulan pazarlarımızda günlük para kazanmaya ve kazancını çoluk çocuğuna götürmeye çalışan pazarcıların öyküsü bu ya da feryadı

Kendimizi bildik bileli pazarın bu ülke gerçeğinde her zaman bir yeri vardır. Tarihi olanı vardır (Fatih Çarşamba Pazarı, Cuma Fındıkzade Pazarı, Beşiktaş Cumartesi Pazan), sosyetik olanı vardır (Etiler Perşembe Pazarı, Cumartesi Bakırköy Pazarı) gibi. Halkımızın alışverişlerinde tercih ettiği pazarlar ucuz-kaliteli-taze ve günlük sebze-meyvasıyla, giyimde-kuşamda, manifaturadan züccaciyeye kadar geniş ürün yelpazesiyle hem tüketicilerimizin hemde esnafımızın bir dünyasıdır bir yaşam biçimidir. Eskiden günümüze bir köprüdür.

Çağımızda kolay ve zahmetsiz para kazanmanın maalesef teşvik edildiği de bir gerçektir, bu gerçeği halkımıza göstermek istiyoruz.

Pazarlarımızın başına açılan adı her ne olursa olsun marketleri halkımıza şikayet ediyoruz. şikayetimiz haftanın bir günü açılan pazarımızın açıldığı gün marketimizin de ikinci bir pazar açması, kaldırımı ve hatta yolu hatta sokağı işgal etmesi ve evine bir lokma ekmek götürmek isteyen pazarcı esnafının resmen ekmeğini gasp etmesi, sebze- meyvada %1-2 lik indirimle, günlük olmayan bayat malları halkımıza sunması

Pazarın açıldığı gün Halk Günü ilan edilip diğer günler ildiklerini okuması ise işin diğer bir yönü, işin bir yönü de şu meşhur kampanyaları, kampanya dönemlerinde dikkat îdin kampanya fiyatlarıyla maiların üzerinde ki BARKOD [yatları birbirini tutmaz, ucuz diye yüklüce aldığınız malların iyatlandırılması kasalarda bir kez daha yapılır ve itiraz edemeden ücreti ödemek zorunda kalırsınız.

Haftada bir gün halkıyla buluşan pazarcı esnafını tundan mahrum edenler bu çok daha çok kazanma ıırslarının kurbanı olacaklar, bizi halkımızla buluşmaktan cimse ama hiçkimse alıkoyamaz. Bir daha ki sayımızda Süper-Hiper-Gros marketlerin ürün atımlarında ki mağdur ettikleri üretici birlik ve kişileri, satış politikalarının “Halk Günü Aldatmacasıyla” nasıl perdelendiğini, halkımızı nasıl kazıkladıklarını bütün çıplaklığıyla gözler önüne sereceğiz.