Pazarın Renkleri
Hele akşamlar “akşamlar bir başka olur bizim pazarlarımızda”, ertesi günü müşteriye günlük taze mal satmak zorundadır pazarcı, onun için o mal o gün bitirilecektir. Üçüne beşine bakmaz vurur kafasına malın akşam yediden sekizden sonra. Açlık sınırında ki halkımızda o saatlerde pazardadır, Pazar için ancak ayırabildiği üç-beş kuruşun saati gelmiştir, yani evine götürebileceği bir filecik patates-soğan ve ıspanaktan oluşan, bir hafta idare edebileceği ve dengeli beslenebileceği bir filecik... Halkımızın ve ancak işten dönebilenlerin alış-verişlerini yapacağı o saatlerde, belediye yasağı gereği tezgahlar toplanmaya başlar (çünkü marketler bütün gün sinek avlamıştır)...O andan itibarende bir dram çıkar sahneye, el ayak çekilmiştir, tezgahlardan geride kalanlar, ne kaldıysa toplanmaya başlar sessizce, baş önde, utana sıkıla, görünmemeye çalışarak, belkide için için ağlayarak, çürük domatesler, biberler, ıspanaklar, soğanlar, patatesler birer birer toplanır ve o karanlıktan sessizce gelenler, geldikleri gibi sessizce, o karanlığın içinde kaybolurlar.
Devamı